Saim AÇIL
ÇAKIL TAŞLARI
Aslında bu yazıyı tam da 23 Nisan da yazıyorum. Eskiden olsa kaleme alıyorum denirdi ama şimdi her halde klavyede tıklatıyorum mu demeli bilinmez.
Zaman, değişim, ifadeler, tanımlar ve yöntemler konusu.
Konunun tarımla ilgisi var mıdır buna siz karar vereceksiniz ama tam da her şeyin dışına çıkıp, her şeye dışarıdan bakmamız gereken bir zaman aralığından geçiyoruz.
Ama önce çakıl taşları hikayesinden girmek isterim konuya. 23 Nisan deyince eskiden sayma boncukları ya da yabancı dilden geçme haliyle kalkülüsler aklıma geldi.
Saymayı öğretmek için kullanılan ve bilinen renkli boncuklu düzenekler. Oradan başladı her şey.
Sonrasında ise kalkülüsün tanımından. Latinceden geçmiş olsa da aslında tam Türkçesi çakıl taşları demek.
Hem sayma için hem de ileri matematikte integral denilen konunun çıkışıyla ilgili.
Der ki tanımda doğru dediğiniz şey sonsuz sayıda noktaların birleşimidir. Ve iki nokta arasındaki en kısa yol bir doğrudur. Sonra biri çıkmış belki daha kısa bir yol vardır diye düşünürken noktaları çakıl taşlarına büyütmüş kafasında ve aralarında daha kısa bir yol ararken integral denen bir hesaplamayı bulmuş.
Daha başka bir tanımda der ki, çember dediğimiz şeyde sonsuz sayıda noktaların belli ve eşit aralıklarla dizilmesidir. Ve aslında her nokta bir anlamda köşeyi ifade eder. Sonrası mı? Çember geometrik olarak tam da sonsuz sayıda köşeleri olan bir çokgendir.
Burası matematik, çocukluk, renkli boncuklar ve nostaljiden kalma yarım yamalak hatırlamalar.
Bu güne döndüğümüzde ise, tüm dünya gibi bizde bir değişim döneminden geçiyoruz.
İklim değişikliği, savaşlar, küresel su sorunu ve uzun bir listede birçok şey. Ama dışından baktığımızda dünya yeni bir döneme geçmenin sancılarını yaşıyor sanki. Teknoloji ile klasik olan her şeyin vedalaşma sınırındayız.
Kendi yaşadıklarımıza bakınca yeni tarım yönetmelikleri, başa gelme iddiası olanların farklı vaatler üzerinde farklı tarım politikası söylemleri.
En acı olanı ise depremin etkileri. Ülkenin nüfus, coğrafya ve ekonomi olarak neredeye % 10 u nu etkileyen bir doğal afet.
Hepsini alt alta koyup baktığınızda aslında yepyeni bir tarım gerekiyor sanki.
İklim, gıda krizi, ülkenin kendine has yaşanmışlıkları.
Ve de uzun süredir üreticinin de, tarımda endüstriyel üretim yapanlarında sanki kafası karışık bir halde yön aradığı ürünler, tercihler denemeler.
Tohum, sulama, ekipmanlar, ilaç ve gübrede sürekli yeni teknoloji arayışları.
Aslında hepsindeki vaadler doğayı yormadan az enerji harcayarak çok üretmek.
Para anlamında, gıda krizine çözüm anlamında, doğayı yormama ve azalan bazı kaynakları dengeli kullanma anlamında.
Tüm bunlara doğru cevap verirsek ne mi olacak diye düşündüğümüzde bize bir şey olmayacak ya da daha az şey olacak ama yeni nesiller gelecek kuşaklar daha farklı bir tarımla, daha farklı bir beslenme ve yaşama düzeniyle devam edecekler hayata.
23 Nisan etkisi aslında bu satırlar. Yeni nesillere nasıl bir tarım kalacak.
Çocukluğumuzun renkli sayma boncuklarına ismini veren kalkülüs yani Türkçesi ile çakıl taşlarıyla mı öğreneceğiz tarımı en baştan. Bildiğimiz yaptığımız tüm ya da çoğu şey yanlışmıydı.
Birileri o çakıl taşları arasında daha kısa bir yol ararken integral hesabı icat etmesi gibi bu çözüm arayışları bize bambaşka bir tarım mı keşfettirecek.
Ya da eskiler en doğrusunu yapmıştı diyen ata tarımı yöntemleri mi haklı çıkacak.
Tam da bunların arifesindeyiz aslında
Ülkenin %10 nun her şeyiyle bir felaketten etkilenmesi demek kalan %90 ın artık %110 luk bir hayata çözüm bulmasını getirecek bir yandan da.
Önümüzdeki seçim ise aslında dünyanın sadece bizi ilgilendiren yanı aslında çünkü tüm dünya savaşlar, krizler salgınlar, teknolojik değişimler derken adı konulmayan bir seçime doğru gidiyor. Yeni bir yol arıyor hayat.
Birinin çakıl taşları arasında hayali yol ararken yeni bir hesap bulması gibi, sonsuz sayıda köşeleri olan bir çemberin herhangi bir köşesinden çıkıp gidecek miyiz yoksa ha babam de babam o çemberin içinde dönüp duracak mıyız.
Bunu zaman gösterecek Ama doğa değişiyor. İklimler değişiyor. Dünyanın da ülkenin de aslında tarımsal uygulamalar ve üretim şekilleri anlamında yep yeni bir yöne ihtiyacı var. Kaba mantık diyor ki sür, ek, sula, ilaçla, çapala.
Oysa birçok alternatif, birçok farklı teknik ve bir çok tarımsal ek ürün çıktı.
Yarına nasıl bir tarım kalacak sizce…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.