Ahmet TURAN
KARAKTER ARAYANLAR
Yusuf kardeşim paylaşmış.
Karakterini bulmak isteyenlere hatırlatmada bulunmuş.
Demiş ki;
“Yalakalık Yaparak Elde Ettiğin Servet , Kaybettiğin Şerefe Değmez…Bu Sebeple Takvâda Sahtekar Olmak Yerine Günahında Samimi Olmak İyidir.”
Öyle değil mi?
Kim hoşlanır yalakalardan.
Ormanda kral olan Aslan, gücünü bilmeli.
Ama denize düştüğünde, Timsahlara yem olacağını da iyi düşünmeli.
İnsan; İnsanlık için mücadele eden ecdadını unutmadığı ve ‘edebi’ olduğu sürece insandır.
Maalesef şu döviz spekülasyonu ve gıda stokçuları da gösterdi ki; Biz Çanakkale’yi, Sarıkamış’ı ve İstiklal Harbi’ni unutmuşuz.
İstanbul’u terk etmek zorunda kalanların bıraktığı yavruların elinde oyuncak olmuşuz.
Şu hikaye çok hoşuma giderdi.
Adamın biri yeni aldığı arabası ile ilk defa yola çıkmış.
Araba son model, radyoyu açmak istemiş ama kanal ayar düğmesini bulamamış.
Hemen servisi arayıp durumu bildirince; Servis elemanı :
-'Beyefendi, endişelenmeyin !...
Bu yeni model bir radyo, kanal ayarı otomatik. Siz ne dinlemek istediğinizi söyleyin o size uygun kanalı bulur' demiş..
Adam hemen radyoya seslenmiş :
- 'Iglesias !'
Radyodan bir ses duyulmuş:
- 'Julio mu, Enrico mu ?'
Adam: 'Julio ' der demez radyodan kadife bir ses yükselmiş ve karşısında Julio Iglesias' in en sevdiği şarkısı...
Yola devam etmiş, bir ara:
- 'Jackson' demiş.
Radyo sormuş:
- 'Michael mi ?
-Janetmi ?
-Jennifer mi ?'
Adam: 'Michael' demiş ve karşısında Michael Jackson...
Arabadan memnun, adam keyifle yola devam ederken yanından hızla geçen kamyon arabaya çamur sıçratmış.
Adam sinirle:
- 'Şerrrefffsiz' diye bağırmış.
Radyo hemen sormuş:
Yalakalar mı?
Dövize vatanını satanlar mı?
Ecdadına ihanet edenler mi?
İngiliz’in İstanbul’u terk ederken bıraktığı yavrularının kucağına geçenler mi?
Bir fıkra ile devam edelim.
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beş yüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş.
Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp:
– Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur.
Baksana köyden epeyce uzaklaştık..
Bugünlük bu kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.