Zeliha BÜYÜKCENGİZ
SARAYÖNÜ’NDE BERBERLİK MESLEĞİNİN GELİŞİMİ VE BERBERLERİMİZ-6
Geçmişte berberler sadece saç kesen ya da tıraş yapan kişiler değil, aynı zamanda sünnetçilik, hacamatçılık, dişçilik gibi işler de yapmakta idiler. Bu sebeple toplumun mühim simalarından biri olan berberlerin dükkânları da çok önem arz etmekte idi.
Bu dükkanlar, her kesimden insanın girip çıktığı, sırların paylaşıldığı ve böylelikle halkın nabzının tutulduğu mekânlar olarak toplumsal yaşamın merkezinde yer almıştır. Bu bakımdan içinde yaşadıkları toplumun önemli kültür ögelerinden ve taşıyıcılarından olan berberler, hemen her dönemde ve gelenekte edebî eserlerin önemli figürlerinden olagelmiş, şiirlerden hikâyelere, romanlardan tiyatrolara, masallardan tekerlemelere kadar birçok türe konu olmuştur.
Sosyal hayatın diğer bütün unsurları gibi berberler ve berberlikle ilgili unsurlar da divan şiiri geleneğinin mecazlar dünyası içerisinde kendine yer bulmuş ve beyitlerde ya da bir bütün olarak şiirlerde işlenmiştir. Bu şiirlerde, berberlerin bizzat kendileri, çırakları, müşterileri, dükkânları, ayna, tarak, ustura, makas, leğen, ibrik, havlu gibi berberlikle ilgili unsurlar ve tıraş biçimiteşbih unsuru olarak kullanılmıştır.[1]
Cumhuriyet dönemine en yakın Osmanlı Devleti döneminde berberler perukâr (dükkanlı) ve seyyar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) İstanbul’da Avrupai tarzda yeni berber dükkanları açılınca, bunları eski tarz berberlerden ayırmak için berber ismi yerine “perukâr” denilmiş; Cumhuriyet döneminde tekrar “berber” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır[2] . İstanbul’u gezen seyyahlar, seyyar berberlere genellikle kahve önlerinde, çeşme başlarında seyyar olarak rastladıklarını yazmış veya resmetmiştir[3].
Bu dönemde devlet, berberlerin sağlık kurallarına uyup uymadıklarını da yakından takip etmiştir. Dâhiliye Nezareti, 9 Şubat 1908 tarihinde Şehremanetine yazdığı yazıda, başta cilt hastalıkları olmak üzere birtakım hastalıkların yaygınlaşmasını önlemek amacıyla berberlerin sıkı bir şekilde denetlenmesi emrini vermekteydi.Buna göre, dükkânı bulunan veya seyyar çalışan berberler işe başlamadan önce ellerini sabunla iyice yıkamalıdır. Havlular her gün kaynar suyla yıkanmalı, kesilen ve yerlere düşen kıl veya saçlar, ıslatılmış ince talaş veya kum ile toplanmalıdır[4]
Berber dükkânları Mehmet Akif Ersoy tarafından “Mahalle Kahvesi” manzumesinde (1966, 120-121) tasvir edilmiştir.Akif’inŞiirinden son dönemlerde de berber dükkânının kahvehanenin bir köşesinde varlığını sürdürdüğü, kahvecinin aynı zamanda diş çekmek ve sülük yapıştırmak gibi işlerini yapmaya devam ettiği anlaşılmaktadır:
Duvarda eski ocaklar kadar geniş bir oyuk,
İçinde camlı dolap var ya, raflarında ne yok!
Birinci katta sülük beslenen büyük kavanoz;
Onun yanında, kan almak için, beş on boynuz.
İkinci katta bütün kerpetenler, usturalar...
Demek ki kahveci hem diştabibi hem perukâr,
İnanmadınsa değildir tereddüdün sırası;
Uzun lâkırdıya hâcet ne? İşte mosturası:
Çekerken etli kemiklerle ayrılıp çeneden,
Sonunda bir ipe, boy boy, onar onar, dizilen.
Bu kazma dişleri sen mahya belledinse, değil;
Birer mezara işaret, düşün ki, her kandil!
Üçüncü katta durur sâde havlu bohçaları.
Sağında cam dolabın hücre hücre bitpazarı.
Bu açıklamaların akabinde sözlerimize Sarayönü’nde Berberlik Mesleği, Gelişimi ve Berberlerimiz ile devam edeceğiz: Berberler nazik, kibar, insanın kişisel bakım ihtiyaçlarını temin eden, güzelleştiren, temiz, titiz, hijyene son derece dikkat eden insanlardır. Müşterilerini memnun etmek amacıyla çok emek sarf eden berberler için:” Berberinaldığı para helaldir.” Sözü darb-ı mesel olarak Sarayönü’nde günümüze kadar söylenegelmiştir.
Sarayönü 2. Kuşağa mensup berberimiz Hacı Türk ve 3. Kuşağa mensup berberimiz Nihat Türkoğlu:“Önceki dönemlerde berber dükkanlarında hemşehriler arasında mevcut olan muhabbetin, hasbihalin, iletişimin günümüzde yerini sosyal medya, cep telefonlarıyla ilgilenmeye bıraktığını ifade etmişlerdir.
Önceden berber dükkanlarına gelen müşteriler sıralarını beklerken her türlü konularda sohbet ederler, gazete okurlardı. Şimdi ise berberler randevulu sisteme geçmişlerdir ve eskiden müşterilerarasındaki o güzel iletişim yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır.” diyerek berberlik mesleğinin geçmişten günümüze kadar Sarayönü’ndeki durumunu, seyrini bu sözleriyle açıklamışlardır.
Bu bağlamda Sarayönü İlçesi’nde “Berberlik Mesleğinin Gelişimi ve Berberlerimiz” hakkında, ilk kuşak berberlerimizden günümüze değin “Berberlik” mesleğinin mahiyeti, 1. 2. 3. 4. kuşak Berberlerimiz, Kalfalar ve Çırakların Usta Berberlerden aldıkları eğitimler, çalışma koşulları ve biçimleri, kuşaklara ve dönemlere göre berberlik mesleği, araç gereçleri konularında Sarayönülü hemşehrilerimizi aydınlatmak, bilgilendirmek, gelecek kuşakların berberlik mesleğinin önemini idrak etmesi gayesiyle bu çalışmamızı siz kıymetli hemşehrilerime takdim etmeye gayret ettim.
Bu çalışmamızda, bizlere geçmişten günümüze kadar “Berberlik ve Berberlerimiz” hususunda çok kıymetli ve detaylı bilgiler aktaran berberlerimize ve hemşehrilerimize teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Ahirete intikal etmiş olan tüm berberlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
[1]ATİK GÜRBÜZ, İ.(2012),“Divan Şiirinin Sevimli Yüzleri Osmanlı Şiirinde Berberler”,
TurkishStudies - International PeriodicalForTheLanguages, LiteratureandHistory of TurkishorTurkic Volume 7/3, Summer 2012, p. 233-255, Ankara
[2]ANONİM, (1994),“Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi”, İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yay., s.155
[3]SANDALCI, M. (1996),“Seyyar Berberler”, Tombak Dergisi, s.43, Antika Kültürü Koleksiyon ve Sanat Dergisi, s. 10, İstanbul
[4]BOA. DH.MKT. (Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi) 414/5, 753/69, 1231/91, 1257/11, 1621/4, 1659/87, 1814/150, 2544/96.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.